Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de görülme sıklığı artan otizmin tek tedavisi yoğun, sürekli ve özel eğitim. Ailelerin en büyük endişesi ise çocuklarına onları hayata hazırlayacak eğitimleri verememek. Çocuklarının ayrımcılığa uğramadan kaynaştırma sınıflarında yaşıtlarıyla birlikte olmalarını isteyen ailelerin en büyük yardımcısı ise gölge öğretmenler. Yiğit (8), bir devlet okulunda ikinci sınıfta kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim görüyor. Aynı zamanda da eğitimini Tohum Otizm Vakfı’nda sürdürüyor. Onun sınıftaki en büyük desteği gölge öğretmeni Gizem Yıldız. Yaklaşık bir senedir Yiğit’le derslere giren Yıldız, bazen ona parmak kaldırması için ‘sufle’ verirken bazen de arkadaşlarıyla nasıl iletişim kurması gerektiğini anlatıyor.

‘Basamak basamak’

Üç yıl boyunca Tohum Otizm Vakfı’nda başka bir çocuğa gölge öğretmenlik yaptığını ve sonra yollarının Yiğit’le kesiştiğini dile getiren Yıldız, nasıl çalıştığını şöyle anlatıyor:

“Yiğit’le sabah sınıfa giriyor, sınıfın uyumunu bozmadan birlikte oturuyoruz. Öğretmen sınıf içinde dersi işlerken biz de Yiğit’le birlikte kısık sesle tekrarlar yapıyoruz. Başladığımızdan beri çok gelişme gösterdik. Başta, sınıfta konuşmak, tuvalete gitmek ya da bir şey yapmak istediğinde parmak kaldırması gerektiğini sürekli tekrarlıyordum. Yiğit şimdi bunu öğrendi ve kendi başına bunu yapabiliyor. Yine zil çaldığında sınıftan çıkması ya da sınıfa geri gelmesi, çantasını montunu masasına bırakması, arkadaşlarına selam vermesi ya da onların eşyalarına dokunmaması gerektiği gibi konularda ona ipuçları veriyorum. İlk başladığımızda yan yana oturuyorduk ama şimdi bir adım geri çekildim ve onun bazı şeyleri tek başına başardığını görüyorum. Bu da beni inanılmaz mutlu ediyor. Ders konusunda gerideyiz ama kaynaştırma sınıfında yaşıtlarıyla birlikte olmak bu çocuklar için çok önemli. Ben de elimden geldiği kadar Yiğit’in sınıfla kaynaşmasını, bazı derslere katılmasını, öğretmenini otorite olarak görmesini ve onu dinlemesini sağlıyorum. Tüm çabamız bağımsızlaşması, bunun için de basamak basamak ilerliyoruz.”




‘Bizim şansımız oldu’

Yiğit’in 1.5 yaşına kadar normal gelişimini sürdürdüğünü ama bir anda değişiklikler yaşadığını anlatan anne Irmak Gezici ise deneyimlerini şöyle anlatıyor:
“Önce bir otizm merkezine götürdük orada gözlemlediler ‘Çocuğunuzda bir sorun yok, en iyisi bir kreşe verin’ deyip gönderdiler. Ama oğlumu parkta gözlemleyen bir özel eğitimcinin ‘Çocuk psikiyatrisine gösterin’ demesi üzerine üç doktor gezdik ve otizm teşhisi konuldu. İki yıl boyunca bir kreşte kaynaştırma öğrencisi olarak devam etti ama Yiğit farklı gelişen çocuk olarak okulda yeterince kabul göremediği için bizim için çok zor geçen bir süreçti. Yiğit atipik otizmli yani çok ağır değil. O kaynaştırma eğitiminde biz şanslıydık çünkü çok iyi bir öğretmenle ve çocuklarla tanıştık. Ardından birinci sınıfa başladık ve hayatımıza gölge öğretmen girdi. O günden beri de birlikte bu yolda devam ediyoruz. Eğer gölge öğretmen olmasaydı Yiğit, kaynaştırma öğrencisi olamayacaktı. Çünkü sınıfta sorun çıkaracaktı, o kadar uzun süre oturmayacaktı, öğretmenini dinlemeyecekti. Ama şu anda Gizem öğretmen onun bu konularda en büyük yardımcısı ve yol göstericisi. Biz çok ilerleme gösterdik ve bu ilerlemenin de devam etmesini istiyoruz.”

Ücretlerini aileler ödüyor

Gölge öğretmenler, genellikle psikoloji ve çocuk gelişimi mezunu kişilerden oluşuyor. Aileler, çocuklarına seçtikleri gölge öğretmenlerin ücretlerini kendileri ödüyor. Ama okulda görev yapmalarıyla ilgili son kararı okul yönetimi veriyor. Türkiye’de bu konuda yasal bir uygulama yok. Okul idaresi istemezse gölge öğretmeni kabul etmeyebiliyor. Aileler bu nedenle gölge öğretmen konusunun yasalaşmasını ve ücretlerinin devlet tarafından karşılanmasını talep ediyor.

Görülme sıklığı 59’da bir
Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluk. Çocuğun çevresi ile yeterli sosyal ilişkiler kuramaması, dil iletişim alanında belirgin gelişimsel sorunlar göstermesi ve takıntılı davranış biçimlerine sahip olması ile tanımlanıyor. Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi erken tanı ve yoğun, sürekli eğitim. Dünyada, 20 dakikada bir otizm teşhisi konuluyor. Görülme sıklığı 1980’li yıllarda 2 bin 500’de birken, bugün 59’da bire yükselmiş durumda. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 300 bin otizmli olduğu tahmin ediliyor. Aileleriyle birlikte 5 milyonu aşkın kişiyi doğrudan etkiliyor. 0-18 yaş arasındaki otizmli sayısı yaklaşık 450 bin. Sadece 30 bin otizmli çocuk tek tedavi olan eğitim imkânına ulaşabiliyor.

Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE Milliyet


Devami...