Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Seda Ertaç Güler’in ‘deneysel ekonomi’ çalışması, Avrupa Araştırma Konseyi’nden (European Research Council-ERC) 2 milyon euro’luk araştırma destek fonu aldı. Beş yıl sürecek çalışmada, insanların kararlarında etkili olan faktörler ve bu yaklaşımların çocuklukta değiştirilmesinin yaratacağı farklar araştırılacak.
Proje kapsamında Türkiye’deki okullarda binlerce öğrencinin tercih ve yaklaşımlarının iyi yönde değiştirilmesi ve bu şekilde eğitim başarısının artırılması da hedefleniyor. Bu yıl 2 bin 453 başvurunun yalnızca yüzde 12’si ERC desteğinden yararlanma hakkı kazanırken o projelerden birinin sahibi olan Prof. Dr. Güler çalışmanın detaylarını Milliyet’e anlattı.
‘Çocuklukta oluşuyor’
Deneysel ekonomide insanların nasıl karar verdiklerini, bu kararlar üzerinde etkili olan bireysel ve çevresel faktörlerin incelendiğini dile getiren Prof. Dr. Güler çalışmasını şöyle anlattı; “Deneylerde kişilere kontrollü ortamda ekonomik kararlar verdirerek ve hatta bazen bu kararları verirken beyin aktivitelerini de ölçerek, davranışlarını etkileyen faktörleri daha iyi anlamayı amaçlıyoruz. Bu alanda çalışan ekonomistlerin incelediği önemli bir konu ekonomik kararları etkileyen bireysel yaklaşım ve tercihlerin nasıl oluştuğu. Kişilerin riske ne kadar yatkın oldukları, ne kadar sabırlı oldukları, cazip tüketim ürünleri karşısında kendilerini ne kadar tutabildikleri, ne kadar azimli/sebatkar oldukları, rekabetten hoşlanıp hoşlanmadıkları gibi bazı tercih ve yaklaşımlar, kişilerin hayatlarında sağlıktan eğitime birçok alanda refahı etkiliyor.
Bu yaklaşımların çoğu çocuklukta oluşuyor ve hem aileden, hem de okul ortamından etkileniyor. Bu alanda çalışan ekonomistler olarak biz, bu tercih ve yaklaşımları ödüllü karar deneyleriyle gerçekçi bir biçimde ölçüyoruz. Bunun yanında, bu yaklaşımları çocuklukta değiştirerek eğitim başarısının nasıl artırılabileceğini, verimsizlik yaratan cinsiyet farklarının nasıl kapanabileceğini araştırıyoruz. ERC projesinde, Türkiye’deki okullarda binlerce öğrencinin tercih ve yaklaşımlarını bu şekilde ölçmeyi ve bu yaklaşımları iyi yönde değiştirerek onların eğitim başarısını artırabilecek girişimler tasarlamayı planlıyorum.”
2013’den beri Türkiye’de ilkokullarda saha deneyleri yaptıklarını dile getiren Prof. Dr. Güler, şunları anlattı: “Bu deneylerde, rastgele seçilmiş bazı okullarda eğitim programları uygularken, rastgele seçilmiş bazılarına uygulamayarak, aradaki farkları ölçüyoruz ve böylece eğitimin nedensel etkilerini ortaya koymuş oluyoruz.”
‘Daha sabırlı, azimli’
“İlkokullarda sabır ve oto-kontrolü, sebat ve çalışma azmini geliştirebilecek eğitim çalışmaları tasarladık ve uyguladık. Bu çalışmalarla, çocuklukta, sınıf ortamında uygulanabilecek programlarla bireyleri daha sabırlı, daha sebatkar ve azimli hale getirmenin mümkün olduğunu gösterdik. Bunun yanında, bu eğitsel girişimlerin önemli sonuçları da oldu. Örneğin sabır eğitimi alan çocukların okullarda davranış problemleri azalırken, sebat/başarısızlıklardan yılmama eğitimi alan çocuklar matematikte daha başarılı oldu.”
‘Kız çocuklarının özgüveni artacak’
Projenin bir kaç hedefi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Güler sözlerini şöyle tamamladı; “Bilimsel açıdan, proje kişilerin eğitim başarısını belirleyen yaklaşımları etkileyebilecek sosyal ve çevresel faktörleri ortaya koymayı, bu faktörleri değiştirmenin yaklaşımları iyileştirebileceğini göstermeyi hedefliyor. Bu hedeflerin sadece bilimsel açıdan değil, eğitim ve cinsiyet politikaları açısından da anlamı var. Hem eğitimde hem de iş dünyasında, verimsizliklere yol açan cinsiyet farkları ve eşitsizlikleri olduğu biliniyor.
Örneğin, yüksek potansiyele sahip ve bu alanlarda başarılı olabilecek birçok kız öğrenci, bilim-teknoloji konusunda eğitim almayı seçmiyor. Bu farkların önemli bir nedeni de tercih ve yaklaşımlar. Örneğin, biz deneylerde kız çocukların riske ve rekabete daha az yatkın, daha az özgüvenli olduklarını buluyoruz. Bu da onların eğitim tercihlerini ve başarılarını etkiliyor. Projedeki girişimler sonucunda, kızların bu yaklaşımlarını değiştirip özgüvenlerini artırarak, eğitim başarısını artırmayı amaçlıyoruz. Projede, yine eğitim ortamındaki çevresel özellikleri kullanarak Suriyeli çocukların sınıflarda daha kolay kabul görmesini ve daha başarılı olmalarını sağlamayı amaçlıyoruz.”


Devami...